Tuna kıyısında bir gün...

 
Tuna kıyısında bir gün... Tuna kıyısında bir gün...

Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Ludwig’in kalıtı. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. Biraz ileride büyükçe bir alan. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. . Büyük bir Yunan tapınağı. Hepsi de küçük ve sevimli. Heybetli ve gururlu duruyor. Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Sağ, sol eski yapı. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Sislerin ardında güneş. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Sislerin ardından güneş çıkıyor. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Regensburg’da. . Her şey tablo gibi. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. 18. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. . . Kendine vadiler açıyor. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Uzaklardan bir köprü görünüyor. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor. Tepede bir tapınak. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Orada bir heykel. Yamaçlarda üzüm bağları. ",.

Tuna kıyısında bir gün...

Taş köprüleriyle ve yapılarıyla, alanlarıyla, sokaklarıyla, buralarda yaşayan rahat, cana yakın insanlarıyla. Alman ırkının “övgü tapınağı” Walhalla’ya Hitler; 6 Haziran 1937’de “Yapıtlarında Almanlık damarı var” dediği besteci Anton Bruckner’in büstünü koydurtmuştu. Heybetli duruşunun nedeni, Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa’nın şehit düştüğü 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasını yenmesi olacak. Hepsi de küçük ve sevimli. Bugün hava güzel olacak Tuna kıyılarında. Heybetli ve gururlu duruyor. ",. Her şey tablo gibi. 18. Törene 800 kişilik bir koro eşlik etmişti. Büyük bir Yunan tapınağı. . Sonraki yıllarda Neonazilerin her 6 Haziran’da burada toplandığı biliniyor. Kocaman! Tıpkı önünde durduğum tapınak gibi. mail@ahmet-arpad de",Sisler içinde Tuna’nın kıyıları. . Regensburg’da. 1786’da Goethe, “Regensburg çok güzel bir yer” diye yazıyor gezi günlüğüne. İsa’dan 179 yıl sonra kurduğu Regensburg Ortaçağda Avrupa’nın en büyük ticaret, politika ve sanat kentlerinden biriydi. . Ludwig’in kalıtı. Kendine vadiler açıyor. Regensburg, 2000 yıllık bir kent. Romalıların yaptığı; ortaçağın bozamadığı, dünya savaşlarında düşmanın bombalamadığı günümüz insanının da yolları genişletmek amacıyla yıkmadığı yapılar. Taş kaidesinde bu kişinin Avusturya prensi Don Juan olduğu yazıyor. Bu, yüzyılın Bavyera Kralı (!) Franz Joseph Strauss’un Regensburg’lulara armağan ettiği karayolu köprüsü. Yamaçlarda üzüm bağları. Yaklaşık 180 yıl önce Bavyera Kralı I. Kayaları yararak güneydoğuya yolunu sürdürüyor. Daha ötelerde, sisler arasında kilise kuleleri, tarihi yapılar, eski taş evler. . 365 mermer basamak Tuna Nehri’ne ve ovaya bakan bu görkemli tapınağa uzanıyor. Tarih ve gelenek adım başında, kiliselerin Gotik kulelerinde, evlerin taş kemerlerinde, daracık sokakların taşlarında. Giriş katlarında dükkânlar, lokantalar, kahveler, butikler ve birahaneler. O gün yaklaşık 200 bin insan akın akın Regensburg ve tapınağa gelmişti. Düşler içindeki küçük köylerin, burçlu kalelerin, yüksek şatoların, sık ormanların arasından geçiyor. MOZART DA BURADAYDIRoma Kralı March Aurel’in. Sislerin ardından güneş çıkıyor. yüzyılda Mozart yaşamının bir bölümünü severek burada geçiriyor. Dik yolun iki yanı hafif kar kaplı. Sağ, sol eski yapı. Çevresine hiç uymayan bir yapı. Biraz ileride büyükçe bir alan. Eski çağlarda at arabalarının geçtiği bu daracık sokaklar günümüzde her türlü araca kapalı. Uzaklardan bir köprü görünüyor. Şaraplık üzüm yetişiyor buralarda, Romalılardan günümüze dek. Sislerin ardında güneş. Tepede bir tapınak. Orada bir heykel. Regensburg’un taş sokakları gezmekle bitmiyor. Kentin biraz dışında yamaçlar bağlarla örtülü. Uzaklardan geçen tren sabah sessizliğini bozuyor. Karaormanlar’dan gelen Tuna Nehri Regensburg’da genişliyor, büyüyor.